ÜSTADLARA SAYGI
Ashtanganın yolları taştan, sen çıkardın beni baştan!
Güne yoga yaparak başlamak gibisi yok. İnsanın vücudu, iyi bir pratik sonrası bayram ediyor. Hele sonunda sırt üstü yatıp, iyice dinlenmek yok mu; kendinizi yeniden doğmuş gibi hissediyorsunuz… Yeniden doğmak nasıl hissettiriyorsa ?
İlk doğduğu an’ı kim hatırlıyor ki! Hem nereden biliyorsunuz yeni doğan bir bebeğin, kendini harika hissettiğini? Bana hiç öyle harikaymış gibi gelmiyor .
İnsan doğum sonrası neden ciyaklar… Yeni doğmak müthiş bir hisse eğer, bebeğin etrafına gülücükler dağıtması gerekir. Zavallı “şok ” geçirmiş bir halde hayatının en büyük travmasını yaşıyor ve sen hala kendimi yeni doğmuş bir bebek gibi “taze ” ve “harika ” hissediyorum diyorsun…
Neyse ben yogaya geri döneyim.
Yoganın dünyada yaygınlaşmasını sağlayan en önemli kişi şüphesiz Shri T.Krishnamacaryadır. Krishnamacarya önceleri hint filozofisi ve ayurveda hakkında eğitimler alarak akademik olarak bir çok mertebeye ulaşmıştır. Ama, yoga hakkında edindiği onca bilgi onu tatmin etmemiştir. Krishnamurti (bir başka güzel insan) konuşmalarında sık sık bir şeyin tarifiyle, o şeyin kendisinin aynı şey olmadığını anlatır. Şöyle tarif edeyim ;
Karnı aç bir insanı tokluğu tarif ederek doyuramazsınız. Ya da su hakkında konuşmak susuzluğunuzu gidermez. İşte böyle hissetmiş olacak ki Krishnamacarya su hakkında konuşmak yerine, susuzluğunu gidermek için düşmüş yollara. Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ve sonunda Himalayalar da meşhur yoga üstadı “Ramamohan Brahmachariyi” bulmuş. Hocası ,Kishnamacarya’yı hemen kabul etmemiş. Hayır, git buralardan sana ders mers vermem demiş. Yani; anasından emdiği sütü burnundan getirmiş…
Bu tavrı, bir kaç öğrenciye bende denedim. Ama tutmadı. Reddettim! Karakter atıp, kapıyı suratlarına çarparak ders vermiyorum dedim. Sonra sinsice acaba hala ordalar mı diye bekledim… Ama, baktım ki çekip gitmişler. Ulan, insana bir mistik yoga hocası keyfi tattırmadınız ya ne diyim ben size!
Yoga hocaları, sakın gaza gelip öğrencilere afra tafra yapmayın. Benden söylemesi. Açlıktan geberirsiniz valla!!!!
Geyiği sonlandırıp, konuya dönelim.
R.Brachmachari tabii ki, bütün bunları kararlılığını ölçmek için yapmış. Ama Krishnamacarya keçi gibi inatçıymış ve hocası onun bu işe karşı tutkusunun uyduruk bir heves olmadığını anlamış. Ve sonunda öğrencisi olarak kabul etmiş. Krishnamacarya 7,5 sene boyunca sabah akşam dur durak demeden çalışmış ve öğrenilecek ne varsa öğrenmiş. O dönemler parayı basıp, bir kaç ayda yoga hocası olmak yok tabi.
Acaba şimdiki durumu görse Krishnamacharya ne derdi ?
Lan biz boşu boşuna kendimizi yormuşuz ha! Olayı bir iki ayda halledebilecekken, adam canımızı çıkarmış yav! Dur ben bir de yoga alliance başvurup 500 saatlik eğitim alayım da tam bir hoca olayım. Hem sonra yaparım senede üç beş hocalık eğitimi bulurum yolumu! Bir keriz ben miyim bu dünyada? Der miydi acaba ?
Bu arada acaba “İNSAN “, yoga dışında başka bir alanda da, kısa bir süreçte hoca ya da meslek sahibi olabilir mi? Düşünün doktor, mühendis, fizyoterapist gibi meslekleri es geçiyorum kasap olabilir mi? Yada ne bileyim işte berber olabilir mi? Bak bir de şöyle bi durum var; Bir iki ay içerisinde sadece yoga öğrenmekle kalmıyorsunuz, nasıl öğretileceğini de kavrayıp hoca oluyorsunuz. Yakında şöyle ilanlar görürseniz şaşırmayın. “İki ay içerisinde İngilizce öğretmeni olabilirsiniz ve bunun için daha önceden ‘İngilizce’ bilmenize gerek yok “….
Neyse, millete laf sokmayı bırakıp, hikayemize döneyim. Daha sonra Krishnamacarya hocasının bunca emeğinin karşılığını nasıl ödeyebileceğini sorduğunda R.Brahmacari, Hindistan’a geri dönüp bir aile kur ve sonrada tecrübelerini bütün insanlarla paylaş demiş.
O dönemlerde, Hindistan’da yoga genellikle elini ayağını dünyevi şeylerden çekmiş, münzevi kişiler tarafından yapılıyordu. Krishnamacarya bu geleneği kırarak (Allah kendisinden bin kere razı olsun) yogaya herkesin ulaşabilmesini sağladı. Tüm ülke boyunca turlar düzenleyerek öğrencileri ile gösteriler yaparak, seminerler verdi. Birçok hoca yetiştirdi. Aralarında en tanınmışları oğlu T.K.V Desikacar, Indira Devi, B.K.S. Iyengar, A.G.Mohan ve Shri K.Patthabi Jois dur.
Hocam R.Sharth Jois’ un dedesi olan Pattabhi Jois çok küçük yaşlarda Krishnamacarya’ nın düzenlediği gösterilerden bir tanesini izleme fırsatı bulmuş ve çok etkilenmiş.Tası tarağı toplayarak, evden kaçmış. Krishnamacarya’ ya sığınarak yıllarca beraber çalışma fırsatı bulmuş. Daha sonra da yaşamının sonuna kadar kendini bu işe adayıp dersler vermiş. Sağolsunlar torunu R.Sharath Jois ve kızı R.Saraswathi Jois şu anda Mysore kentine bağlı olan Gokulam’da bulunan Shri K.Pattabhi Jois Ashtanga Yoga Merkezinde aynı şekilde eğitimler vermeye devam etmektedir.
Yoga sürekli değişen ve tazelenen capcanlı bir varlık. Ona durağan bir şeyi izliyormuş gibi yaklaşamazsınız! O sizin hayatınız! Kendinizi bir bilim adamı ya da bir sanatçı gibi sabırla (satılmamış olanlarından) tüm dikkatinizi yaptığınız işe vererek tarafsızca gözlemlemeniz, araştırmanız gerekir. Zihninizde oluşmuş kalıpları fark ederek çözülmelerine alan sağlayabilecek enerjiyi bulmak için tüm varlığınızı bu işe adamalısınız. Araştırdığınız ,her ne ise kendiniz olduğunu bilmelisiniz ve değişim denilen şeyin kendinizden başladığını anlamalısınız. Pattabhi Jois’un çok meşhur bi cümlesi var %99 pratik %1 teori diye. Burada sadece matınızın üzerinde gerçekleştirdiğiniz fiziksel çalışmalardan bahsedilmiyor. Yoga sadece sabahları yaptığınız bir şey değil ki! Günün geri kalanına da aynı dikkati, özeni, sabrı ve sevgiyi göstermeniz gerekiyor.
Başkalarıyla olan ilişkilerinize bakmanız gerekiyor. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere yani çevremize nasıl davrandığımızı gözlemlememiz gerekiyor. Bu cümleden yola çıkarak sürekli herkese gülücükler dağıtmanızı, hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye aay ay demenizi kastetmiyorum. Kendi gerçekliğimizi, kim olduğumuzu ancak ilişkilerimiz içerisinde keşfedebiliriz. Yoga kendinizi toplumdan tamamen izole etmeniz mağaralarda yaşamanız anlamına gelmiyor. Uygulamanız, paylaşmanız, hissetmeniz, kaynağı aşk olan bir ilgiyle bıkıp usanmadan devam etmeniz gerekir.
İşin, en karmaşık tarafı ise bu alanda her insanın yolculuğu özeldir ve kimse gerçek anlamda bir başkasına yoganın ne olduğunu tarif edemez. Çünkü, Krishnamurti ‘nin dediği gibi; Bir şeyin tarifi “O” şeyin kendisi değildir.
Bu güzel işe, kalbini yatırıp emek vermiş olan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara ne kadar minnet duysam azdır!